Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip Californiaya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasanın hatırasından kopamaz.
Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları... Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.Uçurtma Avcısında anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...
~~~~~~
Kitaplığımda durduğu halde her zaman ön yargıyla yaklaştığım, bana ağır kaçıcakmış gibi hissettiğim ( ki neden böyle hissettiğimi ben de bilmiyorum -_- ) Uçurtma Avcısı beni ciddi ciddi onu daha önce okumadığım için pişman etti. Beni gerçekten çok derinden etkiledi. Hasan'ın bu sadakatine hayran kalmamak elde değil gerçekten. Kitap Kabil'de aynı evde yaşayan fakat hayat şartları olarak aralarında uçurumlar bulunan Emir ve Hasan etrafında dönüyor. Olayların gelişmesi, ortaya çıkan gerçekler, ihanet, dostluk, düşmanlık konuları açısından çok çok şaşırtıcı bir kitap kendileri. Dediğim gibi beni gerçekten çok etkiledi :') Anlama açısından filan 12 yaş üstü kişilere tavsiyemdir.
Spoiler : Öncelikle Baba'dan başta pek hoşlanmasam da ve büyük ihanet de olmasa iyi adam kendileri. Emir ve Hasan'ın kardeş olup olmadığını şaka yoluyla arkadaşıma sormuştum ve o da sağolsun gayet cool bir şekilde " Evet " demişti. Yani anlayacağınız bunu biliyordum :D Okurken yine de şaşırdım ama :D Hasan kötü şeyler yaşadığında, Assef ve yandaşları ona kötü şeyler yaptığında içim o kadar acıdı ki birazcık ağlamış olabilirm :( Yazarın anlatımı gerçekten çok güzeldi bu arada. Kitabın sonunda da, ortasında da, başında da, aklıma geldikçe Assef'e sövdüğüm doğrudur. Amma velakin sonuç olarak o da cezasını buldu rahatladım. Ki yaptıkları cidden unutulamaz.
Hasan gerçekten çok başka bir insandı. Annesini affetmesi ve en azından hayatının sonlarında birazcık mutlu olması güzel oldu :') Öldürülmesine ve Sohrab'a da çok çok üzüldüm. Neticede küçücük bi çocuktu Sohrab :( ...Emir'in onu kurtarması çok çok iyi oldu . Kitabın sonunda Emir'in Sohrab'a ; Hasan'ın ona söylediği : "Senin için bin tane olsa yakalarım" cümlesini okuduğum an koptum zaten ben, ciddi ciddi koptum.
Spoiler Sonu
Kitap bitince 5-10 dakika tavana bakıp "O neydi öyle olum" falan oldum yanii. Kesinlikle okunması gereken bir kitap. Şiddetle tavsiye ediyorum. Çok etkileyici gerçekten. Oturun ve okuyup bitirin. İyi Okumalar !
Alıntılar
Hasan'la aynı memeden süt emmiştik. İlk adımlarımızı aynı bahçede, aynı çimenlerin üzerinde atmıştık. Ve ilk sözcüklerimizi aynı çatının altında söylemiştik.
Benimki Baba idi
Onunkiyse Emir. Benim adım
~~~~~~
Başımı kaldırıp bakınca gökyüzünde süzülen, uzun, mavi kuyruklu bir çift kırmızı uçurtma gördüm. Parkın batı tarafındaki ağaçların epeyce yukarısında, yel değirmenlerinin üstünde salınıyorlardı; aşağıya artık memleketim dediğim San Francisco kentine bakan bir çift göz gibi. Ve ansızın, Hasan kulağıma fısıldadı : Senin için bin tane olsa yakalarım. Hasan, tavşan dudaklı uçurtma avcısı.
~~~~~~
Savaş onuru ortadan kaldırmaz. Tam tersine, barış zamanından çok daha fazla onur gerektirir.
~~~~~~
Senin bu kadar mutlu olmana; ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler.
Sayfa Sayısı : 375 Puanım : 5
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder